Nis
30
Gönderen: admin, Makale, Nisan-30-2013

Son iki senedir piyasaya yeni bir akım servis ediliyor. Temel İslami ilkeleri görmezden gelip, Kur’ani mesaj üzerinde farklı çıkarımlar yaparak İslam ile sosyalist görüşleri harmanlamaya çalışan ve böylece yeni bir akım oluşturan kesimler meydanlarda boy gösteriyor. İslami söylemlere sahip ağabey konumundaki kişilerin başlattığı bu akıma  iyi niyetli ve kulağa hoş gelen sloganlardan etkilenen gençlerde iştirak etmekte…

Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki, “La ilahe illallah” diyen bir Müslüman zaten “La” derken tüm ilahlık taslayan unsurları reddetmekte, insanlar üzerinde tahakküm kurmuş anlayışlara karşı çıkmaktadır. Batıl değerlerin kuşatmasına bir başkaldırıdır Tevhid…

Mü’minler, Müslim/Müslüman isminin başına, her biri reddedilmesi gereken beşeri ideolojilerle bağ oluşturacak ekler kullanamazlar. İslami kimliğimiz tek başına yeterli bir kimlik olmakta, bu yüce değerlerimiz hiç bir ideoloji ile sentezi kabul etmemektedir. Kapitalist, Milliyetçi, Sol, Sosyalist, Demokrat, Feminist, Laik Müslüman ekleri İslam dininin Rabbi olan Allah’a eksiklik izafe etmektir. Yarattığı kullarını en iyi tanıyan Allah, maddi, manevi, dünyevi, uhrevi sorun ve problemlere cevap verecek ilkeleri hiçbir açık kalmayacak şekilde peygamberleri vasıtasıyla biz insanlığa bildirmiştir.

Birbirlerine muhalefet etme adına üretilen ideolojilerin her biri ise karşı çıktığı fikrin yanlışları üzerinden kendini ifade ettiğinden tek boyutlu ve güdük kalmaya mahkûmdur. Küresel egemen güçlerin gidişata göre parlatıp, geri çektiği akımlar olarak kalan bu ideolojilerin ıslah etme iddiasıyla ürettiği söylemlerin, insanlığın bir başka yönden daraltılmasına ve bozulmasına sebep olduğu/olacağı açıktır.

“Anti Kapitalist Müslümanlar” sloganıyla meydanlarda görülen akım, “anti” diyerek karşı çıktığı kapitalizm kadar var olacaktır. Oysa “La” diyen bir Müslüman, Kapitalizmi ve ona itiraz eden sosyalist düşüncenin temellerini de sarsacak bir reddedişi ortaya koymuş olur. Yeryüzünün sadece ilahi değerlerle inşa edilebileceğini, mutlak Adaletin, esenliğin kaynağının ahiret boyutu olan İslam ile gerçekleşebileceğine inanır.

Burada sadece kullanılan unvanın sorun olmadığını da belirtmemiz gerekiyor. İfade edilen, gündeme getirilen sloganlarla Allah’ın ayetleri üzerinde tahribata kalkışıldığı görülmüştür. İnanılan, kulaklara hoş gelen ürettikleri yeni ideolojilerine ayetlerden dayanak bulma telaşına düşenlerin yorumsal tahribatlara başvurduğu, böylece hatalar yumağına sarmalandıkları ortadadır.

Allah’ın ayetlerini kendi yeni ideolojilerine uygun hale getirebilmek adına tahrif edenler sınırı aşma tehlikesiyle karşı karşıyadır. “Mülk Allah’ındır”, “insan için emeğinden başkası yoktur” ayetlerini Kur’an bağlamından kopartarak eşya, para ve iktisadi kalıba sokmak vebali olan bir girişimdir. Bu ayetlerden ilki Allah’ın toplumlar üzerindeki hâkimiyet, tasarruf salahiyetini ifade etmekte, diğeri ise herkesin kendi yaptıklarından sorumlu olduğunu, başkasının günah yükünü çekmeyeceğini anlatmaktadır.

Müslümanlar batının kendi ürettiği sorunlarına karşı yaşanan kamplaşmalarda taraf olamazlar. Kapitalizm büyük bir sömürü ve zulüm sistemi olduğu gibi ona karşı refleksle üretilen Komünist, sosyalist fikirlerde insan doğasına aykırı yeni problemler oluşturmuştur. Vahy’den bağımsız bu beşeri anlayışların dünyayı uyutma ve hedef saptırma amacı güden 1 Mayıs gibi organizasyonlarında figüran olmak Müslümanın izzetine yakışmamaktadır. Hele bu tür toplantılarda sapkın cinsel tercihlerini açıkça ifade eden sapıklar ve islama küfreden Marksist oluşumlarla omuz omuza olmak büyük bir garabettir.

Tevhidi söyleme sahip Müslümanlara ekranlarında 5 dk. konuşma fırsatı vermeyen programcıların da cezbeye gelerek bu topluluğa kucak açması, yıllarca İslama ve islami olana dudak bükerek ve yanıltarak yaklaşan bu ekran sahiplerinin ödül gibi iştahla bu ekibi konuşturma yarışına girmesi, dinin magazin haline getirilmesi ve asli rayından çıkartılması koşuluyla olduğu çok açık değil midir?

Dikkat çeken, popülerlik sağlayan, gençlere erkek, kadın ilişiklerinde ölçüsüz ortamlar oluşturan birliktelikler ve toplantılar reddedilmeli, haz merkezli oluşumlar yerine amellerde rıza-yı İlâhî aranmalıdır. Popüler olan çiğnenip tükürülen sakız gibidir. Kullanılıp atılır. Ama Allah için yapılan dünyada derin iz bırakır, Ahirette de inşallah karşılığını bulur.


Comments are closed.