Kas
19
Gönderen: admin, Şiir - Beste, Kasım-19-2000
Şiir: Hamza Er
Garip doğmuştu, tıpkı bu din gibi, garip
Esirdi, tutsaktı, elleri, dili, bilinci,
Kelepçeler demirden olsa, bir gün kırılırdı belki,
Ama yeryüzünü kuşatmış küfrün telkinleri,
Zor aşılıyor be dostum, zihnin esareti.

Ama o kabullenmedi, sorguladı hayatı,
Huzuru ve adaleti, tek bir yerde aradı,
Düşündü, anladı, tanıdı yüce yaradanı,
Kaynıyordu kanı, çetindi, zordu, İlk cihadıydı,
Ama lezzetini tatmıştı, bırakamazdı imanı. 

Ne verirse versin dünya, oyun ve eğlenceydi,
Hepsini elinin tersiyle, bir bir iterdi,
O yüreği tatmin etmek, hiç de kolay değildi,
Allah için yaşamak, ve yapılan ibadetti, 
O bunu keşfetti, keşfetti uzun secdeyi.

Kur’an’la arındı, kırdı prangaları,
Zihni özgürdü artık, kuşanmıştı imanı,
“La İlahe illallah” imanın anahtarı
Elindeydi artık, savulun fitne yuvaları,
Bir mücahit yetişti, kıracak karanlığı

Biliyordu, insandı bu hayatın öznesi,
Küfrü ve imanı seçen, onun iradesiydi
Düşündü; “neden seçmesin bir kişi daha imanı”
Yeter ki kaldıralım biz, aradaki barikatı,
Kaynıyordu kanı, çetindi, zordu, ilk cihadıydı.

Kurtuluşa erenler, öğrenip öğretenlerdi,
Bunu Rabbinin ayetlerinden öğrendi,
Ama yaşayarak olmalıydı hakkın şahidi, 
Bir anda meydanlarda bulmuştu kendini,
Gerçek barikatı gördü, kullandı bileğini

Omuz omuzaydı, bir saatte olsa kardeşleriyle,
Tekbir haykırışları, çınlıyordu zihninde
Kabe’ye yürüyen ashab gibiydi, hatırladı Ebu zeri
O’na kemikle vurdular, bana jop diye söylendi
Allah’ın düşmanları, her dönemde böyleydi

Küfrün yapısını keşfetti, aştı sınırları
Düşündü, Filistinli, Iraklı, Çeçen  çocukları
İçi kaldırmadı, onlara yapılanları
Utandı, utandı, çaresizliğine yandı
Ama hazmedemiyordu bir türlü, bir şeyler yapmalıydı.

Siyonist düşüncenin, bildi tehlikesini,
Her vahşetin altında, görüyordu izini,
İşgaller, soykırımlar, hep onun eseriydi,
Hizmet ediyordu ona, haçlı zihniyeti ve coni,
Ayağa kalkmalı artık, konuşmak gelmiyor kafi

Duyarlılık ve samimiyet, gerekirdi her işte
Katılsın tüm insanlık, dur desin bu fitneye
Kullanmasın, boykot etsin işgalci mallarını
Ortak olmasın sakın, kurşun sıkan ellere
Her yer bir kudüs olsun, her yer bir felluce

Şamil'i tanıdı, tanıdı O Hattab'ı  
Şeyh Ahmed Yasin'in kıyamını anladı
Hissetti direnişi, bir sevdaya kapıldı
Dardı artık şehir ona, kırmalıydı duvarları
Özgürlük türküsüyle, hedef bildi dağları

Bir işte varsa ihlas, Rabbim gösterir yolu
Gösterdi O’na da, dostlara kavuşturdu
Kucaklaştı dağların yiğit evlatlarıyla,
Mutmaindi yüreği, çarpar Allah aşkına
Dur diyecekti küffara, cihad meydanlarında

Geride kalanları artık düşünmüyordu,
Buradaki mazlumlardan daha mı kötü diyordu,
Tek sevdaya yönelmişti, o da şehadet arzusuydu
Ebedi cennetlerin geliyordu kokusu
Hak eden buluyordu, O’da, bu yolun yolcusu

Kaynıyordu kanı, çetindi, zordu ilk cihadıydı
Allah için vuracaktı, vuracaktı küffarı
Düşündü Uhudu, Musab’ı ve Hamza’yı
Peygambere komşu olmak, pek kolay olmamalıydı
Kaynıyordu kanı, çetindi, zordu ilk cihadıydı

Mermiler uçuşuyor, bombalar her yerde
Bir şarapnel parçası, değer mi yüreğine,
Dağ gibi ayakta, o dimdik bedeniyle,
Koşuyordu hiç durmadan, artık hiç yorulmadan
Acıda duymuyordu, müjdelemişti yaradan

Cihad ve Şehadet mektebimizde yoksa
Halkalar onun diriltici mesajından uzaksa,
İdrak edemeyiz ki, bu sevdayı biz asla 
Bir silkiniş, bir diriliş, yeniden başlamak için
Selam olsun selam, ey şehidan sana


Comments are closed.