Bir ideali, hedefi olan tüm kesimler bunu gerçekleştirmek için çalışır, projeler gerçekleştirir ve her yönden hazırlıklara girişir. Yaptığı işin kendi algısına göre doğru olduğuna inandığından veya çıkarlarına, kazancına hizmete ettiğinden umulmadık fedakârlıklarda bulunur.
Bu gerçek bugünde sürmekte, İslam, açıdan bâtıl olarak nitelendireceğimiz kesimler maddi ve manevi imkânlarını seferber ederek çalışıp çabalamaktadır.
Genelde tatil olarak tanımlanan günlerin sona erdiği, herkesin yeniden şehirlere, merkezlere, kendi ikametlerine geçerek izleyici, takipçi olmaya başlayacakları bir döneme girdiğimiz şu günlerde, tüm kesimlerin hazırlıklarını tamamlayarak yeni sezonlarını açmaya başladıklarını gözlemlemekteyiz.
Maalesef bugün için de bâtıl cephesinde değişen bir şey olmadığı açık… Zihinleri meşgul edecek, ailelerimizi ifsad edici, gençlerimize kimlik dayatan diziler gıp gıcır şekilde hazırlanmış izleyicilerini bekliyor. Aile kurumunu tahrip eden, kız erkek ilişkilerindeki sapkınlıkları doğal olarak yansıtan, okulda öğretmene, evde ana babaya saygısız ve küstahça davranmayı şaka tanımı içerisinde yorumlayan, çıplaklığı, nikâhsız ilişkiyi meşru göstererek zinakarlığı çapkınlık olarak sunan bu ekran projeleri, savaş bölgelerindeki kitle imha silahlarından daha fazla yıkımlara sebep oluyor. Orada düşman bombaları ile katledilen nesil ahirete dönük boyutuyla kazanmakta ama burada ekranlardan gelen ve normalleştiğinden hissedilmeyen saldırılar, yaşayan ama içten çürümüş, ahiretini kaybedecek yığınlar üretmekte…
Transfer sezonu da kapandı. Spor kulüpleri mabedlerini, yani stadyumlarını dolduracak taraftarlarını beklemeye başladı. Milyon euroluk harcamalarla en fazla forma sattıracak, en fazla kombine alacak muhatap derdiyle çalışıyor ‘büyükler’ ve diğerleri… Haftanın dört bazen beş gününe yayılmış müsabakalar için son sistem kamera ve alt yapı sistemleri hazırlanmış. Diğer günlerde ise yapılan müsabakayı geç saatlere kadar didik edecek, deşecek yorumcular kanallarını ve yeni koltuklarını belirleyerek işlerine başladılar bile… Aman bu insanlara düşünecek, tefekkür edecek bir an kalmasın değil mi?
Okullar da yeni müfredatlarıyla çocuklarımızın zihinlerini 60 aylıkken dönüştürmek için iştahla hazırlandı. Her ne kadar olumlu gördüğümüz andımız gibi bazı despotik uygulamalar kalksa da, çocuklarımızı düşünemeyen, üretemeyen şekilde yetiştiren eğitim anlayışı olduğu gibi devam ediyor. ‘A’ deyince ATA, ‘C’ deyince Cumhuriyet, ‘M’ deyince Millet, ‘D’ deyince Demokrasi… Allah, Cebrail, Muhammed, Davet niye merkeze alınsın ki değil mi?
Uyuşturucu laboratuvarları da hazırlıklarını tamamlamıştır maalesef. Kan içici katiller yeniden zehirleyecekleri, öldürecekleri evlatlarımız için üretimlerini hazırlayarak satıcı ve torbacı ağlarını kurmuşlardır şimdiden…
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının raporunda; ‘Önümüzdeki süreçte ülkemizde Sentetik Kannabinoid=BONZAİ tüketiminin artabileceği değerlendirilmektedir.’ vurgusu yapılmakta. Yine aynı raporun verdiği bilgiye göre bonzai ülkeye çoğunlukla Avrupa, KKTC ve Çin’den gelmekte… Yeşilay ise uyuşturucu ve alkol kullanım yaşının 10’a, sigara içenlerin yaşının ise dokuza düştüğünü söylüyor. Türkiye’de uyuşturucu tedavisi gören en küçük bağımlının yaşının 13, en büyük bağımlının yaşının ise 65 olduğu, hastalardan yüzde 0,24’ünün 15 yaşın altında bulunduğu bildiriliyor.
Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi de yeni sezon hazırlıklarını yapmış görünüyor. 29 Ekim’de düzenlenecek halk konseri için sadece Tarkan’a 1,5 milyon lira ödeme yapılacağı ortaya çıktı. Savrulmanın geldiği noktaya bakar mısınız? Kutlanan, kutsanan şey İslami değerlerin yerine ikame edilen bâtı merkezli bir sistem; harcanan para 1,5 milyon; kutlamaya çağrılan kişi ‘kullanmak için uyuşturucu madde satın almak, uyuşturucu madde satmak ve bulundurmakla’ suçlanan sapkın cinsel eğilimlerini her fırsatta kameralara yansıtan kişiliksiz bir tip…
Allah’ım işimiz ne kadar çok ve zor.
Peki, sözünün Hâk olduğuna inanan, doğru safta olduğunu iddia eden biz Mü’minler hazır mıyız yeni sezona?
Evlatlarımızı, gençlerimizi, komşularımızı, çevremizi ıslah edebilme sevdasıyla Muslihler olarak yollara çıkmaya hazır mıyız? Tebliğ ve davet programlarımızı belirleyip, haftanın günlerini Allah’ın razı olacağı uğraşlarla doldurabilmek için planladık mı? Okul öncesi çocuklarımız için sınıflarımız, müfredatlar tamamlandı mı? Gençler için uygun pedagojik yöntemler üzerinde düşünüldü mü? Sapkın cahiliyenin kuşattığı ailelerimizi, hanımları kuşatabilecek yeni bir inşa projesi için kafa yorduk mu?
Yoksa gecelerimiz malayani ve boş muhabbetlerle dolu nargile dumanı ile bulanmış ortamlarda mı geçecek yine?
Kimse unutmasın ki; bu çağın ve her çağın tek umudu Müslümanlar ve temsil ettikleri islami değerlerdir. Yeter ki fedakârca, muhabbetle, itidali koruyarak ve ilkelere sadakat göstererek var olabilmeyi başarabilelim.
‘Allah katındaki değerini merak ediyorsan, Allah’ın seni ne ile meşgul ettiğine bir bak’