Hakaret edilmedik daha hangi değerimiz kaldı? Biz müslümanların uyanması için, bilinçlenmesi için daha ne gerekiyor çok merak ediyorum.
Bugün işgal edilen, sömürülen, tarumar edilen topraklar, biz müslümanların yaşadığı topraklardır. Bugün soykırıma uğrayan, ölen insanlar bizim insanlarımızdır. İşkence hanelere, cezaevlerine, zindanlara tıkananlar, bizim yiğitlerimizdir. Namusları kirletilen, en çirkin hayasız saldırılarla karşılaşanlar bizim analarımızdır. Kirli eller tarafından tutulup çekilerek açılan başörtüsü, bizim kadınlarımızın, kızlarımızındır. Düşünme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin bindörtyüz sene öncesinin masalları diyerek hakaret ettiği, hayattan dışladığı, bizim iman ettiğimiz kitap olan Kur’an’ı Kerimdir. Ve yine sayfaları yırtılan, necis mekanlara atılarak alay edilen aynı kitap, Allah’ın kitabıdır.
Tüm bu saldırıların muhatabı olan biz müslümanlar, son olarak, tek önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e karşı yapılan hakaret dolu karikatürler ile karşılaştı.
Sesimizi yükseltmek, tepkimizi ortaya koymak için daha beklenen nedir Allah aşkına…
Eğer tepki koymak için, bizzat kendi hanesine yapılacak bir saldırıyı bekliyorsa bir müslüman, imanını yeniden gözden geçirmesi gerekir.
Çünkü bir müslüman, Irak’ta işgalci askerlerin çizmeleri ile basılan evleri kendi evi görmüyorsa, namusları kirletileni kendi anası, kardeşi gibi hissetmiyorsa ve son olarak canından, malından, tüm ailesinden daha sevgili olması gereken Hz. Peygambere kaşı yapılan hakaretleri umursamıyorsa imanı öğrenmeli, imanın neyi gerektirdiğini anlamalı ve yeniden iman etmelidir.
Eğer kişi birileri tarafından çizilmiş sınırlara göre hareket ediyorsa, sadece o bölgede yaşayan insanları kardeşi görüyorsa, öfkesini, sevincini sadece vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu insanlara göre belirliyorsa imanı yeniden öğrenmelidir.
Bir müslümanın değer verdiği, sevgi beslediği, öfkelendiği meseleler inancına göre belirlenmelidir.Sahip olduğumuz hiçbir şey Allah(c.c.)’ın dininden, O’nun Resulünden daha önde olamaz, öncelikli olamaz.
“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesata uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (9 Tevbe 24)
İşte bu ikaz ışığında bizler, batının son yaptığı bu küstahlığı olağan görüp geçiştiremeyiz. Canımızdan daha önde olan Hz. Peygambere olan bağlılığımızı ispatlamalıyız.
Kutlu doğum haftalarında ağlamaklı şiirler okuyarak, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir dua olan “neredesin seni bekliyoruz” yakarışlarını ayyuka çıkararak, sayfalar dolusu methiyeler yazarak Peygamber anmaya çalışanlar, Allah Resulüne bağlılığın ispatlanacağı zaman asıl şimdidir.
Küstahlar lanetlenmelidir. Saldırgan zihniyet ile her türlü ticari, ekonomik ilişkilerimizi sona erdirmeliyiz. Kafirler, müslümanların değerlerine sövemeyeceklerini, aksi taktirde bedelini ağır ödeyeceklerini artık anlamalıdır.
Biz müslümanların ise dini anlayışımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir. Hz. Muhammed(s.a.v.)’in sünneti, yaşamı iyi öğrenilmeli, analar, babalar yeni Muhammediler yetiştirmelidir. Hocalar Hz.Peygamberin liderliğini, komutanlığını, babalığını ve nasıl bir eş olduğunu kitlelerine anlatmalı, tavizsiz, ilkeli müslüman tiplerin yetiştirilmesi için çabalar sarf etmelidir.
Hz. Muhammed(s.a.v.) sevgisi, belli bir güne, belli bir haftaya,yıla asla sığdırılamaz. Çünkü Hz. Peygamber, hayatımıza müdahil olan bu dinin, tek rehberimiz olan Kur’an’ın tebliğcisi ve öğretmenidir. Bizler, hayatımızın her anında vahiyden uzak, ondan bağımsız olamayacağımıza göre, vahyin öğretmenini de, Hz. Peygamberi’de her an tefekkür etmeli onun kutlu hayat sürecini yaşamımıza örneklendirmeliyiz.
Esasında şu da bir gerçek ki, son yapılan sadece şekilsel bir hakaretti. Yüz yıllardır hiçe sayılan, kale alınmayan, ırkından dolayı utanılan, tebliğ ettiği değerler hayattan dışlanan Hz. Peygamber değil midir? Tabi olun, itaat edin dediği değerler ve örnek sünneti, beşeri ideolojiler ile yer değiştirilmemiş midir? Yani saldırılar yeni başlamadı, sadece gözümüzün içine sokuldu o kadar….
(Peygamber(sav)’e Karikatür Hakareti Üzerine Yazıldı)