Eyl
18
Gönderen: admin, Makale, Eylül-18-2014

Herkes inandığı değerlere göre konuşur, hesap güder. Rahatsız olduklarımız veya memnuniyet duyduklarımız kendi inanç penceremize göredir. Bizler gençliğimizin, evlatlarımızın haya ve edeb duygularıyla sağlam yetişmelerini arzu ederiz. İnsanımızın, şehvetleri gıdıklayan, haz merkezli davetlere karşı korunması gerektiğine inanırız. Çünkü Kur’an’a iman etmişizdir. Çıplaklığın şeytani bir tuzak olduğunu bizlere Adem kıssasında bildiren Rabbimiz, örtünme ayetleri ile hayata müdahale ederek neslin korunmasını, aile kurumunun yıpranmamasını murad emiştir.

Ayrıca biz mü’minler Kur’an’ın pek çok ayetinde iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma görevinin de emir olduğunu okuyarak görmekteyiz. Yine iman ettiğimiz Kur’an; “lanetlenme sebebi olarak, başkaldırmak, aşırı gitmek ve birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mâni olmamak” olarak açıkça bizlere bildirmiştir. (5/Maide 78, 79) Bu sebeple bizlerin çevremizdeki olumsuzluklara müdahale etmeyerek, rahatsızlık duymamamız bir görev ihmali olacaktır. Sorumluluktan kaçıştır.

Biz bu pencereden olaylara bakarken aramızdan sınırsız özgürlük anlayışına sahip fertler de çıkacak “Size ne, herkesin günahı kendine?” diyebilecektir. Bu tür itirazlara da hazırlıklı olarak sözlerimizi sarf etmekteyiz. Bizim gibi düşünmeyen insanlar olmasa, davet, tebliğ gibi kavramlar nerede karşılık bulacaktır.

Ancak birbirimizle, farklı inanç ve düşüncelere sahip olsak da küfür ve hakaret etmeden, aşağılamadan konuşabilmeyi becerebilmeliyiz. Kur’an’ı anlamak için okumayan, irtibatı olmayan bir nesil, bireyselliği meşru görebilir. Herkesi, sadece kendi yaptıklarının ilgilendireceğine inanabilir. Ama bu kişiler bile bir yuva kurup çocuk sahibi olduklarında, oturacağı komşularını, evlatlarının arkadaşlarını, okul ve iş ortamlarını itina ile seçmeye çalışırlar. Üst kattaki komşusunun müstehcen ses ve gürültüsüne müdahale etmek ister. Yani herkesin bir özgürlük sınırı vardır aslında. Bizim inancımızda bunu Alah belirler…

Sahipsiz çocuklar bile laleli, Aksaray kapısına bırakılmıyor değil mi? Özgürlüklerinin sınırlarını zorlayan, anlık hazzın doruklarını arayan bu kesimlere yeni doğmuş çocuklar teslim edilmiyor değil mi? Ya bu bebekler nereye bırakılıyordu? Allah’tan korkan, ibadete yönelen cami, mescit kapılarına değil mi?

Tüm uyarı ve ikazlarımızı yaparken yargılayıcı bir ifadeden de sakınmalıyız. Kişinin azgınlığı ve sapkın hayat tarzı kendisi ile sınırlı olduğunda, bireysel kaldığında onun bileceği bir iştir. Ahiretini kaybedecek bir gidişatı olduğu için, Allah’ın karıştırılmadığı bir hayatı merkeze aldığı için üzülürüz. Kendisine tesir edebilirsek ne ala, ama dinlenmiyorsak bize düşen sadece hidayet duası olur.

Fakat kişi bireysel tercihi olan sapkınlığın reklamını yapıyor, topluma empoze etmeye çalışıyorsa, çirkin yaşam tarzını modelleştirmek için uğraşıyorsa orada dur demek de bizim görevimiz olur. Buna müsaade edilmesi, görmezden gelinmesi bizden beklenmemelidir.

Tüm bunları İBB’nin 29.Ekim Cumhuriyet bayramını kutlaması ve bu kutlamalar için düzenlediği konser programında uyuşturucu bağımlılığı ve satıcılığı ile yargılanan, sapkın cinsel eğilimini her fırsatta ifade eden bir kişiye 1,5 milyon TL. vermeyi kararlaştırması üzerine ortaya koyduğumuz tepkimiz üzerine yaşanan yankılar dolayısıyla yazdım.

Ayrıca Fanta Gençlik Festivali adı altında sergilenen rezaletler kapsamında bu sene 16 Ağustos, 25 Eylül tarihleri arasında, Kayseri, Van, Elazığ, Diyarbakır, Gaziantep, Urfa, Malatya gibi 16 şehirde gerçekleşen organizasyon  isyanımız üzerine gelen değerlendirmelerde bizi bir hayli şaşırttı.

Gençliği ifsad eden fanta gençlik festivaline Müslümanlar tepkisiz kalmamalıydı diyerek şunu eklemiştik; hadise çıkarsa, hadise çıkarmalıydık aslında…

Bu büyük bir çelişkiydi çünkü… Siyonist israili boykot adına göstermelik cola, fantayı tesislerinden çıkaranlar, bu topraklarda kitle imha silahı gibi tesir gösteren fantanın ahlaksız etkinliklerine engel olamamış, hatta izinlerini vererek önünü açmışlardı.

Oysa şu hakikat açık değil mi; “fantanın parasıyla alınan bombalar öldürüyor, inşallah akıbeti cennet olan insanlar çıkıyor. Ama Fantanın şenlik organizasyonuyla milyonlarca genç, çocuk yaşayan ölüler haline getiriliyor. Şehvetleri azdırılarak, gayri meşru, haram uğraşlara sevk ediliyor. Ahiret rahatlığı, kolaylığı ellerinden alınıyor.”

Teşhirci sapık şarkıcı dansözler eliyle Doğu illerinin temiz insanlarının kirletilme projesine isyan ediyorum. Vücudunu insanlara teşhir etmekten haz alan ruh hastası tiplerin kendileriyle beraber ateşe yığınları da davet etmesine fırsat verilmemeliydi…


Comments are closed.