O makamında bir Başbakan, Camide halkına namaz kıldıran bir imam ve evinde misafirlerine hizmet eden sıradan bir Filistinli…
Filistin Başbakanı İsmail Heniyye’den bahsediyorum. Filistin mücadele sahnesine çıktığı günden beri yüzündeki o bitmez tükenmez gülümsemesiyle, halkına kıldırdığı Cuma namazlarında bazı ayetleri ağlayarak tamamlamasıyla, çocukların, gençlerin arasında bir baba gibi şefkatle dolaşmasıyla tanıyoruz onu…
En çok, bir Hac ibadeti dönüşü Mısır’ın Refah sınır kapısında bir betonun üzerinde oturarak vatanına, toprağına girebilmeyi beklerkenki görüntüsü kazınmıştı aklıma… Başbakanı olduğu ülkesine girebilmek için bekletilirken kameralara yansıyan o hüzünlü fotoğraf kareleri, belki O’na hayranlığımı biraz daha arttırmıştı. Filistin’in, halkının yükünü omuzlamış, bizim için, bizim adımıza mübarek toprakların muhafazasına kendisini adamış bu yiğitçe duruşu, yüreğimde tarifsiz burukluğa sebep olmuştu. Mavi Marmara Özgürlük Filosunda yolculuğa başlarken, en çok onunla buluşup, görüşebilmeyi ve kucaklaşmayı arzuluyordum. Siyonistlerin saldırısı bunu sadece 2 ay geciktirebildi. Gazze’de makamında, Cami’de arkasında saf olarak ve evinde misafiri olarak bir çok kez görüşebilme imkânına ulaştığımız Filistin Başbakanı İsmail Heniyye ile Vakit gazetesi adına Hamas’a katılma sebeplerini, Hamas’a yönelik yapılan ithamları, Ramallah yönetimi ile ilişkilerini, ambargoyu ve Mavi Marmara gemisini konuştuk.
İsmail Heniyye bir Filistinli olarak neden tercihini Hamas’tan yana kullandı?
Öncelikle Hamas İslami bir harekettir. Sonra, temel çizgisini Cihad oluşturmaktadır. O işgale karşı Müslüman Filistin halkını temsil etmektedir. Geniş bir akımdır. Bu sebeplerden dolayı biz Hamas’ı tercih ettik ve bu şekilde hem İslama, hem de Filistin halkına Hamas ile hizmet etmek istedik.
Filistin davası için Hamas ne ifade ediyor?
Hamas Filistin için yola çıkmış Filistinli bir harekettir. Filistin davası Hamas için temel bir davadır. Bu hareket Filistin içerisinden doğmuş ve Filistinlilerin önderliğinde yürümektedir. Hamas’ın varoluş sebebi Filistin’dir. Bizler, topraklarımızı nasıl özgürlüğüne kavuşturabiliriz, halkımızın haklarını nasıl geri alabiliriz, topraklarından koparılmış halkımızı yeniden topraklarına nasıl geri getirebiliriz, nasıl Siyonist işgali Filistin topraklarında sona erdirebiliriz, işgal hapishanelerindeki esirlerimizi nasıl özgürlüklerine kavuşturabiliriz konusunda mücadele etmekteyiz. Tabii ki asıl olarak Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı yeniden nasıl kazanabiliriz derdiyle varız.
Hamas’ın son dönemde kuruluş hedeflerinden saptığı iddia ediliyor. Böyle bir hedef değişikliği doğru mu?
Maalesef böyle iddialar var. Fakat bunlar asla doğru değildir. Hamas’ın temel meselesi tüm Filistin’in özgürlüğüne kavuşturulmasıdır. Hamas halen bu hedefine sıkı sıkıya bağlıdır. Hamas halen İsrail’i tanımamaktadır ve tanımayacaktır. Hamas için direniş ve Cihad halen Filistin’i özgürleştirecek tek yöntemdir ve Hamas bu yolda yürümeye devam etmektedir. Hamas, halkımız özgürlüğüne kavuşuncaya kadar cihad ve direniş hattından geri adım atmayacaktır. Filistinlilerin imani doğrultuda eğitilmesi ve yetiştirilmesi konusunda ki çalışmalar aynı kararlılıkla sürdürülmektedir. Hamas, İsrail işgaline karşı çok çetin bir mücadeleyi sürdürmekte, bu yolda, Filistin’in özgürleşmesi temel davası uğruna, siyasi, cihadi ve tebliğci liderlerinden, kadrolarından binlerce Şehid vermektedir. Bu şehidlerin başı Hamas hareketinin kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’dir. Bu şehidlerin sonuncusu ise Gazze şeridini müdafaa etmek için son İsrail saldırılarında canlarını veren kardeşlerimizdir. İşte tüm bu hakikatler Hamas’ın hedeflerini değiştirmediğinin, yolundan sapmadığının net ispatıdır. Bizim karşı karşya kaldığımız acılara, saldırılara başka bir hareket ne kadar dayanabilirdi bilemiyorum. Ama Hamas yaşadığı tüm zorluklara rağmen ilkelerine bağlı kalmış, haklarından taviz vermemiş, direniş kararlılığı ile her zaman Filistin halkının ve davasının itibarını yükseltmiştir.
“Ambargonun Amacı, Filistin Halkının İradesini Kırmaktır”
Gazze’ye karşı sürdürülen ambargonun temel sebebi nedir?
Gazze kuşatması, Filistin halkının iradesini kırmak ve Hamas’ı siyasi tavizler vermeye zorlamak üzere uygulanmaktadır. Hamas’ın Filistin üzerindeki etkisi azaltılmak istenmektedir. Bizden şimdiye kadar imzalanan anlaşmaları kabul etmemiz, İsrail’i tanımamız ve direnişe son vermemiz istenmektedir. Ancak bizim bu konulardaki kararlılığımız ve sabit duruşumuz neticesinde bu ambargo başarılı olamamıştır. Ne Filistin halkının iradesi kırılabilmiş, ne Hamas siyasi tavizlere yanaşmış ve ne de direniş hakkından vazgeçmiştir. Bu sebeple ambargonun siyasi hedefleri konusunda başarısız olduğuna inanıyorum.
İsrail Gazze’ye yardımları ulaştırdığını iddia ediyor. Bu iddialar doğru mu?
Bu doğru olmayan bir söz… Gazze halen hava, deniz ve karayolu anlamında ambargo altındadır. Sınır kapıları oldukça küçük çaplı olarak çalışmaktadır. Bu sebeple Gazze’de inşaat yapılmamakta, fabrikaların yeniden çalıştırılmasına yönelik hiçbir adım atılmamaktadır. Bu fabrikalarda bulunan 100 bin işçi çalışamaz durumda beklemektedir. Tüm bu yaşananların sebebi, Gazze’ye uygulanan kara, hava ve deniz ambargosudur. İsrail’in bu açıklamaları İslam ve Arap alemini, kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir. Dünya kamuoyundan gelen ambargonun sona erdirilmesi baskısını geçiştirmeye yönelik çabalardır.
Gazze ambargonun kalkması için sizden ne yapmanız isteniyor?
Onlar üç şart koşuyorlar. 1.Hamas İsrail’i tanısın. 2.Direnişi sona erdirsin. 3.Filistin topraklarının %87’ini taviz olarak veren anlaşmaları tanısın. Ancak demin bahsettiğim gibi Hamas’ın İsrail’i tanıması ve direnişi sona erdirmesi kesinlikle mümkün değildir. Söz konusu anlaşmaları kabul etmesi de asla gündemimizde olmayacaktır.
Gazze Filistin toprağının bir parçasıdır. Seçim sürecinden sonra isminin ayrı telaffuz edilmesi, Filistin davasının Gazze ile daraltılma tehlikesini oluşturuyor mu?
Gazze’nin diğer Filistin topraklarından ayrılmasına dair bir İsrail planı söz konusudur. Ancak bu planın başarılı olması mümkün değildir. Çünkü Gazze Filistin’in, Filistin devletinin bir parçasıdır. Gazzesiz bir Filistin devletinden bahsetmek mümkün değildir. Bu sebeple Gazze’yi Filistin topraklarının geri kalanından ayrıştıracak tüm çabalar başarısız ve umutsuz çabalardır. Gazze Filistin’in tarihi, koparılamaz bir parçası olarak kalacaktır.
“Kudüs Tıpkı Gazze Gibi Kuşatma Altındadır”
Gazze ambargosuna yönelik çalışmalar Kudüs bilinciyle anlam kazanır diyebilir miyiz?
Bu önemli bir konu… Gazze ve ona uygulanan ambargo ile meşgul olurken, Filistin davasının ana kaynağının Kudüs olduğu, bununla beraber Filistin toprakları ve mülteciler olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Kudüs’te tıpkı Gazze gibi ambargo altındadır. Kudüs, hem siyasi hem demografik anlamda kuşatma altındadır. Kudüs şu anda geçmişte olmadığı kadar muhasara altındadır. Kudüs’ün muhafazası, Gazze’den çok daha önemlidir. İşgal batıldır ve sonu da gelecektir. Biz zafere kesinlikle inanıyoruz. Bu mazlum halkın zaferi, kurtuluşu yakındır. Amerika’nın yürüttüğü projeler Afganistan’da da, Irak’ta da başarısızlığa uğramıştır. O bölgelerde çetin bir direniş ortaya konmaktadır. Bölgedeki bu son gelişmelerin, mazlum ümmetin lehine doğru olduğuna inanıyoruz.
Ramallah yönetimi ve Gazze yönetimi şeklinde iki ayrı temsiliyet oluştu. Bu bölünmüşlük izlenimi veriyor. Size göre bir bütün olarak hareket edebilmenin koşulları nelerdir?
Öncelikle şunun unutulmaması gerekiyor: Gazze’deki hükümet, meşruiyetini meclisten alan, tüm Filistinlilerin katıldığı seçimle iş başına gelmiş bir hükümettir. Ramallah hükümeti ise meşru olmayan bir hükümettir. Seçilmiş meclisin hiçbir şekilde onayı olmadan, Mahmut Abbas’ın kararı ile tayin edilmiş, atanmış bir hükümettir. Bizim beraber hareket edebilmemiz için, onların öncelikle 2005 genel seçimlerinin sonuçlarını kabul etmeleri, yani halk iradesine saygı göstermeleri gerekmektedir. Temel sorun, onların bu iradeyi yok saymasıdır. İkinci olarak, herhangi bir uzlaşma söz konusu olacaksa eğer, bunun Filistinlilerin haklarını çiğnetmeme temelinde şekillenmesi gerekir. Oluşturulacak projede direniş düsturunu koruma gayesi güdülmelidir. Filistinlilerin geri dönüş haklarından, Kudüs’ten, Filistin topraklarından hiçbir şekilde taviz vermeyecek bir proje olmalıdır. Bu bizim şartlarımız aynı zamanda vatanseverliğimizin gerekleridir. Taviz üzerine kurulu, hakların gasp edilmesi, direnişten vazgeçmek üzerine inşa edilecek uzlaşma çabaları başarısız olacaktır. Böyle bir uzlaşma girişiminin devam etmesi de mümkün olmayacaktır.
“Gazze Sadece İnsani Değil, Siyasi Bir Sorundur”
Furkan savaşı sonrası gerçekleştirilen toplantılarda Gazze’nin imarı konusunda bir çok vaatlerde bulunuldu. Verilen bu vaatler yerine getirildi mi?
Bu vaatlerin hiç biri gerçekleştirilmemiştir. Kahire toplantısı, Şarm El Şeyh toplantılarında toplanan milyonlarca dolardan bir tek dolar bile Gazze’ye ulaştırılmamıştır.
Gazze sorununun sadece ekmek ve açlık sorunu seviyesinde ele alınması sizi rahatsız ediyor mu?
Dünya Filistin davasını siyasi bir mesele değil, insani bir mesele olarak görmek istiyor. Filistin halkı, sadece gıdasını, ekmeğini arayan insanlar olarak görülüyor. Biz diyoruz ki, Gazze meselesi siyasi bir meseledir. Filistin davası sadece insani bir mesele değil, aynı zamanda siyasi bir meseledir. Filistin halkı, yiyeceğinin, giyeceğinin çabasını vermenin yanında, asıl olarak Filistin topraklarında onurlu, egemen devletinin mücadelesini vermektedir. Bunun göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
Hamas’ın İsrail’le masaya oturabilme konusunda ki yaklaşımı nedir?
Bu asla mümkün değildir. Bunun gelecekte de olması mümkün değildir. Bizimle İsrail arasında herhangi bir görüşme asla olmamıştır.
Uzun süreli ateşkes taleplerinizin tam olarak karşılığı nedir?
İslami direniş ile İsrail arasında şuan bir ateşkes söz konusu değildir. Ancak Filistin içerisinde, özellikle son saldırılardan sonra her hangi bir çatışmanın yaşanmaması söz konusudur. Çünkü son savaştan sonra Gazze çok yara aldı ve hala kan kaybediyor. Gazze’nin yaralarının sarılması gerekmektedir. Siyonist işgalin yok ettiği yerleri yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Bu durum Filistinlilerin kendi aralarındaki bir tutumdur ve İsrail ile hiçbir ilgisi yoktur.
“Özgürlük Filosu Şehidlerinin Kanı Gazze’ye Ulaştı”
Mavi Marmara özgürlük filosunu ve orada yaşanları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiyeli Müslümanların yapmış olduğu yardımlar Gazze halkı tarafından yakından takip edilmektedir. Özgürlük filosunun yolunu binlerce Gazze’li günlerce deniz kenarında gözlemiştir. Fakat kafile Gazze’ye ulaşamamış, saldırıların sonucunda 9 şehid ve onlarca yaralı verilmiştir. O mübarek, aziz kanlar Gazze’ye ulaşmıştır. Özgürlük filosundaki şehitlerin ve yaralıların kanları sadece Gazze’ye değil, dünyanın her köşesine ulaşmış ve dünya halklarını harekete geçirmiştir. Bu sebeple biz, özgürlük filosunun hedeflerini gerçekleştirdiğine inanıyoruz. Ancak Gazze şeridini bu ambargodan kesin bir şekilde kurtarabilmek için, biz bu filoların sayısının artarak devam etmesini bekliyoruz. Ben bu vesile ile Türkiyeli şehitlerimizi, yaralılarımızı, Mavi Marmara gemisinde bulunan yolcuların tamamını, kardeş Türkiye halkını ve diğer ülke vatandaşlarını, bu filoya katkıda bulunan herkesi selamlıyorum.
Özgürlük Filosunun ulaştığı hedefleri yani kazanımları ne olmuştur?
Evet Mavi Marmara Gazze’ye ulaşamamıştır. Ama inanıyoruz ki hedeflerinin büyük bir kısmını gerçekleştirmiştir. İsrail’in zulmünü ve buradaki Filistinlilere nasıl acımasızca davrandığını kafilede yer alan yolculara yapılanlar üzerinden bütün dünya görmüştür. Kafilede verilen şehitler ve yaralılar Filistin davasını dünyaya duyurmuştur. Türkiyeli şehitlerin kanıyla Filistinli şehitlerin kanı bir araya girmiştir. Filistin ve Türkiye halkı kan kardeşi olmuşlardır. Gemideki şehitlerin kanı etkisi göstermiş, olaydan iki gün sonra Refah sınır kapısı açılmıştır. İsrail terör örgütü dünyadaki baskılara dayanamayarak Gazze’ye olan ablukayı hafiflettiğini açıklamış, ama sözlerinin arkasında duramayarak dünyayı yanıltmaya devam etmiş, Siyonist yöneticilerin yalan ve aldatıcı yönü tekrar hatırlanmıştır. Ancak en önemlisi bu ümmetin vahdetinin bir yansıması olarak Filistin davasının ümmetin temel davası olduğu gözler önüne serilmiştir.
Ambargonun kaldırılmasına yönelik yapılan açıklamalar ne anlam ifade ediyor?
Onlar ambargonun hafifletilmesinden bahsediyorlar, ambargonun kaldırılmasından değil. Şu an halen İsrail’in bölgeye yönelik ambargosu devam etmektedir. Bizim ana hedefimiz ambargonun kesin olarak sona erdirilmesidir. Bunu sağlayacak üç anahtar söz konusudur. Birincisi karadan ve denizden bu filoların devam etmesi, bu filoların Gazze’ye uygulanan insani, ekonomik ve siyasi ambargo sona erdirilene kadar durmamasıdır. Bu filoların ambargoya karşı yaptığı uluslararası etki çok büyük olmaktadır. İkinci anahtar ise, özelde Arap ülkeleri, genelde Avrupa ülkeleri nezdinde hukuki alanda mücadele ortaya konmasıdır. Siyonist yöneticileri, uluslararası mahkemelere sevk edecek çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu suçlular hakkında davalar açılmalıdır. Siyonist yöneticileri uluslararası arananlar listesine dâhil ederek Gazze’ye ve Filistin halkına yönelik siyasetlerini değiştirilmesine dair baskı kurulmalıdır. Üçüncü anahtar ise, Arap, İslam ve dünya kamuoyunun Gazze halkına yönelik duygusal bağının devam ettirilmesi, bu bağın somut çabalar ortaya konacak şekilde geliştirilmesidir. Bizler, Gazze’ye yönelik gerçekleşen ziyaretleri, dünyanın Gazze’ye yönelik duygusal bağının somut yansıması olarak görmekteyiz.
“Müslümanlar Mescid-i Aksa’ya Karşı Sorumluluklarını Yerine Getirmelidir”
Ramazan ayına girmiş bulunmaktayız. Müslümanlardan beklentilerinizi ve Ramazan mesajınızı alabilir miyiz?
Biz, Mübarek Ramazan ayının gelişi vesilesi ile tüm Müslümanlara tebriklerimizi sunuyoruz. Rabbimizden niyazımız, bu ayı Türkiye halkı, tüm Arap ve İslam alemi halkları ve Filistin halkımız için hayırlara, bereketlere vesile kılmasıdır. Aynı zamanda, Müslüman Türk halkının kendisini saran dahili ve harici sorunlarıyla baş edebilmesi, Türk halkının ümmetin riyaseti rolünü yeniden ele almasını diliyoruz. Geçmişte İstanbul ve Türkiye nasıl hilafetin başkenti idiyse, gelecekte de bu misyonunu yeniden kazanmasını inşallah ümit ediyoruz. Gazze’ye yönelik organize edilen yardım filolarının, büyük bir açık hava hapishanesi haline getiren Gazze’de ambargo sona erdirilene, tüm Filistin topraklarında işgal tamamen sona erinceye, topraklarından göç ettirilen Filistinliler vatanlarına dönünceye kadar devam ettirilmesinin önemini tekrar hatırlatmak istiyorum.
Filistin devletinin başkenti olan Kudüs işgal altında ve tarihinin en şiddetli saldırılarına maruz kalmaktadır. İslam ve Arap dünyasının, Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu önemli görev Ramazan ayı münasebetiyle tekrar gündeme taşınmalıdır.
VAKİT
(Tercüme : Muhammed Murteca-Abdullah Bayrak)