Ramazan ayının son Cuması olan “Dünya Kudüs Günü” dolayısıyla Qudsday.com İnternet Platformun da yayınlanan yazımız.
——————————————————————————————————————————————-
Ümmet bilinci, yeryüzündeki mustazafların dertlerini dert edinmekle anlam bulur. Sömürülen coğrafyalardaki yoksulluk ve açlığı anlamak, işgal edilen beldelerin insanlarının ızdırabını hissetmek, işkence hanelere doldurulan yiğitlerimizin acısını, feryadını duyabilmek imani bir görevdir.
Bu görev, özellikle son yüzyılda emperyalist ve siyonist zihniyet tarafından hızlanarak devam eden saldırı, katliam ve sömürü adımlarına karşı set olmayı gerektirir. Ama maalesef Müslümanlar bu imani görevlerini ihmal etmiş, sessiz, pasif bir tavra bürünmüşlerdir.
Müslümanlar, pazarda alışveriş yaparken başına bomba düşen bir Afganlıyı, ABD askerlerinin ani gece baskınlarından dolayı dış elbisesiyle uyuyan Iraklı bir kadını, Rusların katledip tankın arkasına bağladıkları Çeçen gençlerini, hayvanlar gibi damgalanarak toplama kamplarına doldurulan Patani halkını, Çin zulmünden dolayı oruç tutması, camiye gitmesi, örtünmesi yasak olan Doğu Türkistanlı gençleri ve siyonist saldırganlığa taşlarıyla cevap veren Filistinli bir çocuğu anlayamamıştır. Bu yaşananları siyonist sermayenin egemen olduğu ekranlardan ve gazete sayfalarından doğru anlayabilmek zaten mümkün değildir.
Çünkü tüm bu yaşananlar, hazırlanan haberlerin diliyle, bir isyanı bastırmak, demokrasi ve özgürlük getirmek veya Arap ve İsrail çatışması şeklinde dünyaya servis edilmektedir.
Oysa ki saldırılara muhatap olan Afganistan, Çeçenistan, Irak, Doğu Türkistan, Sudan, Patani ve Filistin halkının gözyaşı dökmesinin ortak sebebi, onların Müslüman bir kimliğe sahip olmasıdır. Yani coğrafyalar, ırklar farklı olsa da, zulmedenlerin ortak düşmanı İslam’dır. Amaç, Tevhidi bilincin o topraklarda yeşermesinin, kök salmasının önüne geçmektir.
Bu hakikat, çevresi Allah tarafından mübarek kılınan Mescid-i Aksa gündeme geldiğinde ayrı bir önem taşır. Çünkü siyonist saldırganlık tahrif edilen bir kitaptan hareket ederek aslı olmayan bir efsaneye dayanmakta, Mescisdi Aksa’yı yıkmak ve bu topraklarda Muvahhidlerin egemenliğine son vermeyi istemektedir.
Tarih boyunca tevhid dininin elçilerinin mekanı olan Kudüs ve çevresi, Allah tarafından mübarek kılınmış, bu önem özellikle son peygamber Hz. Muhammed(s.a.v.)’ın bir gece Mekke’den Kudüs’e gerçekleştirdiği gece yürüyüşüyle zirve yapmıştır. Peygamberimizin, Ashabıyla beraber uzun bir dönem yönelerek namaz kıldıkları kıble olan Mescidi Aksa, yeryüzündeki herhangi bir mescid değildir. Mescidi Haram ve Mescidi Nebevi iman edenler için ne kadar değerliyse Mescidi Aksa’da aynı şekilde değerlidir.
Bu kutsal ve yüce öneme rağmen bir avuç siyonist bu topraklarda 60 yıldır işgalini devam ettirebiliyorsa, o toprakların insanlarını yurtlarından çıkarabiliyorsa, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden acımadan katledebiliyorsa, sadece Filistinlinin değil ümmetin önderlerine, değerlerine suikastlar tertip edebiliyorsa, sayıları birbuçuk milyar olarak ifade edilen Müslümanların utanç duyması gerekir. Allah’ın ve Nebilerin, Rasullerin emanetlerine sadık kalınamadığının utancı yaşanmalıdır.
Mescidi Aksa’nın yerini haritadan gösteremeyen, yaşanan çatışmaları Arap,İsrail savaşı olarak yorumlayan, haber bültenlerinden birkaç dakikalık görüntüleri savaş filmi gibi izleyenler olduğu müddetçe meydanın zalimlere kalması kaçınılmaz olacaktır.
Allah tarafından mübarek kılınan bir ay olan Ramazan ayında, Allah’a yaklaşabilmek için oruç tutan, namaz kılan, nafile ibadetlerini arttıran Mü’minler, ibadetin Allah’a kulluğun gösterildiği tüm davranışları kapsadığını unutmamalıdır. İbadet, kağıda alt alta yazılabilen bir kaç madde amelle sınırlandırılamaz. Bu sınırlandırmayı yapanlar büyük ve önemli bir çok ibadeti ihmal etmektedir.
İhmal edilen büyük ibadet zalimlerden beri olmayı ispatlamaktır. Yeryüzünü ifsad eden tüm güçlere karşı net bir mü’min tavrı ortaya koyabilmek, batıl cephesine karşı hak cephesinde yer alarak gücünü bu yönde mücadele ederek harcamaktır. Mukaddes mekanlara el uzatan necis elleri bertaraf edebilmek için mücahede içerisinde bulunmak ve bulunan izzetli orduları desteklemektir. İhmal edilen ibadet anti-siyonist olmaktır.
“Mescidi Aksa’da namaz kılın, eğer kılamazsanız kandillerinde yanmak üzere zeytinyağı gönderin” diyen Peygamberimizin(s.a.v.) emri gereği Mescidi Aksa ve çevresinin namazgah, yalnızca Allah’a secde edilen birer secdegah olabilmesi için tüm imkanlarımız seferber edilmelidir. Çünkü burası mukaddes bir beldedir, mukaddesatınıza sahip çıkın demektedir Hz. Peygamber (s.a.v.).
Mescidi Aksa Müslümanların ortak değeridir. Mescidi Aksa sadece Filistinlilerin değil bütün dünya Müslümanlarının kutsal mabedidir. Bu kutsal mabede hep birlikte sahip çıkmak, siyonistlerin bütün çabalarını boşa çıkarmak ihmal edilemez ciddi bir ibadettir.
Bugün Kudüs ve Filistin’deki Müslümanlar o kutsal mabedi tüm dünya Müslümanları adına korumakta ve bu konuda her türlü fedakarlığı göze almaktadır. Dünya Müslümanları da vakit geçirmeden bu mücadele saflarındaki yerlerini almalıdır.
Rahmet ve merhamet yağmurlarının yoğunlaştığı Ramazan ayının son on gününde, siyonistlerden temizlenmiş özgür mescidimizde, Aksa mescidinde, topluca Allah’a secde edebilme duası, duamız olsun.