Hay-Der Bilinç derslerinde bu hafta “Nifak ve Münafık” kavramı işlendi. Hatipliğini Hamza Er’in yaptığı derste, nifakın bir karakter bozukluğu, münafıkların ise Müslümanlar için en tehlikeli sınıf olduğu, Allah’ın bu sebeple Kur’an’da münafıkların özelliklerini açıkça belirterek iman edenleri uyardığı, Müminlerin inançlarını gizleyerek oldukları dışında görünemeyecekleri ve açıkça hakkın şahitleri olmalarının gerektiği vurguları ön plana çıktı.
Nifak’ın köstebek yuvası anlamına gelen nâfika kelimesinden türediği, yuvasına kullanmayacağı gıdayı depolayan, iz bırakmadığını sanan ve kaçış için her zaman ikinci bir deliği hazır tutan bu hayvanın davranışlarının, münafıklık tanımı için bize yarayacağını belirterek sözlerine başlayan Hamza Er, münafıklarında sürekli gizli işler çevirdiklerini, iki ve daha fazla yüzlerinin olduğunu, kimseye fark edilmediklerini sandıklarını ifade etti.
Er, ıstılahi anlam olarak, bazı sebepler yüzünden İslam’a girip zahiren müslüman görünen, içten içe ise kâfirliğini gizleyen, yani dıştan müslüman gözüküp içinden inanç ve düşünce olarak küfürde olan, Mü’min olmadığı halde inan¬mış gibi gö¬züken kişilerin vasfı olan Münafıklığın Müslümanlar için en tehlikeli grup olduğunun altını çizdi.
Daha sonra Münafıkların hastalıklı bir hal olduğunu vurgulayan Hamza Er konuşmasının bu bölümünde şunları söyledi: “Münâfıklar, kâfirlerin aksine, belirli bir yolun ve istikrarlı bir hayatın sahibi olamadıkları için, mevsimlere göre değişik yerlerde konaklayan göçebeler misali oradan oraya göçer dururlar. Sadece menfaatlerinin sevki ile hareket ettikleri için, samimi olarak bir tarafa bağlanamazlar. Allah’da onların bu halini “Onlar (küfür ile iman arasında) bocalayan bir sürü kararsızlardır. Ne mü’minlere, ne de kâfirlere bağlıdırlar.” (4/Nisâ, 143) ayeti ile bizlere bildirir. İnanç ve hareketlerinde zikzak çizdikleri için şahsiyet bütünlüğünden mahrumdurlar. Hiç sevmediği bir rolün, mecburen aktörlüğünü yapan kimse gibidirler.”
Bakara suresinin ilk beş ayetinin mü’minlerden ve özelliklerinden, sonraki iki ayetin (6. ve 7. ayetler) kâfirlerden, ondan sonraki 13 ayetinse (2/Bakara, 8-20. ayetler) münâfıklardan ve onların özelliklerinden bahsettiğine değinen Er, münafıkların iman edenlere zararları en çok dokunanlar olmaları sebebiyle Rabbimizin münafıkların özelliklerini uzunca anlatmış olduğunu söyledi.
Mekke döneminde iman etmenin bedel ödemeyi gerektirdiği, hiçbir dünyevi getirisinin olmadığı, bu sebeple safların da netliğine işaret eden Er, Medine’de kurulan İslam devletiyle gücün ve imkanların Müslümanların kontrolüne geçtiğini ve nifak özelliklerinin de bu dönemde belirginleşmeye başladığını ifade etti. Buradan münafıklık tavrını ortaya çıkaran iki özelliğe dikkat çeken Hamza Er, “inanmadıklarını ortaya koyamama korkusu ve güçlünün yanında yer alıp mevcut imkânlara ulaşabilme arzusu kişileri nifak içerisine sokmuştur” dedi.
Konuşmasına Kur’an’da belirtilen Münafıkların özelliklerini ve güncel yansımalarını anlatarak devam eden Er, bu özellikleri şöyle sıraladı:
Müslümanları aldatmaya çalışırlar (2/Bakara, 9),Kalplerinde hastalık vardır (2/Bakara, 10), Fesatçıdırlar (2/Bakara, 11-12), Müslümanları Küçümserler (2/Bakara, 13), Müslümanları alaya alırlar (2/Bakara, 14), Kâfirleri dost edinirler (4/Nisâ, 139), İman ile küfür arasında bocalarlar (4/Nisâ, 143), Dini, yalnız bir tarafından tutup, bir yönüyle kulluk ederler (22/Hacc, 11), Allah’ın indirdiği ile değil; tağutun hükmü ile hükmedilmek isterler (4/Nisâ, 60-61), Yalan yere yemin ederler (58/Mücâdele, 16),Cihaddan kaçarlar (9/Tevbe, 81),Mü’minlere kin beslerler (3/Â. İmran, 119), Mü’minlerin iyiliğe uğramalarına üzülüp başlarına bir bela geldiğinde sevinirler (3/Âl-i İmran, 120), Kötü propaganda yaparlar (4/Nisâ, 83), Korkaktırlar (63/Münâfıkun, 4), Ellerine fırsat geçince müslümanlara suikast tertip eder ve gizli planlar kurarlar (9/Tevbe, 48),Mü’minlere iftira atarlar (24/Nur, 11-13),Namaz konusunda üşengeç ve tembeldirler. Gösteriş yaparlar (4/Nisâ, 142), Kâfirler hesabına casusluk yaparlar (5/Mâide, 41), Allah’tan kork denilince, tersini yaparlar (2/Bakara, 206), Kur’an’ı yanlış yorumlarlar (3/Âl-i İmran, 7), Peygamber’in hükmüne razı olmazlar (4/Nisâ, 65), Müslümanları kâfir yapmaya çalışırlar (4/Nisâ, 89), Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde, Kur’an’ın bir kısmını kabul etmezler(2/Bakara, 85), Dış görünüşleri aldatıcıdır (63/Münâfıkun, 4), Kötülüğü emredip, iyilikten men ederler (9/Tevbe, 67), Zekât vermek istemezler, dönektirler (9/Tevbe, 75-76)
Bu özelliklerin temsilcilerinin günümüzde rahatlıkla seçilebileceğini belirten Hamza Er, işgale edilmiş ülkelerin işbirlikçi idarecilerinin, isimleri Hüsnü, Hafıs, Hüseyin, Muhammed, Mustafa, Abdullah, Süleyman olmasına rağmen kafirlerle iş tutanların, Kur’anın 300 küsur ayeti uygulanmasa ne olur diyenlerin, Müslüman olduğunu beyan etmesine rağmen Allah’ın boşanma, miras gibi bir çok hükmüne rıza göstermeyip tağutun hükmünü isteyenlerin, islami hareketlerin liderlerine suikast tertip edenlerin, mali fedakarlıktan kaçanların, iş yerlerine benimsemediği halde çıkarı için başörtülü personel koyma ihtiyacı hissedenlerin ve meydanlarda ellerindeki Kur’an’ı öpüp içindeki hükümleri yasaklayanların Kur’an’da belirtilen münafıklık vasıflarını nasıl taşıdıklarını artık görmemiz gerekir dedi.
Hadislerde Peygamber efendimizin bizleri uyardığı münafıklık tavırlarından itina ederek kaçınmamız gerektiğine de değinen Er, “yalan söyleme, sabah ve yatsı namazlarına üşenme, çok ve gereksiz konuşma, cihaddan kaçınma, emanete hıyanet etme gibi davranışlar münafıkların özellikleridir. Zaman zaman bu kötü hasletler kişide göründüğünde hemen fark etmeli ve tevbe edilmelidir. Bu kişiler hemen münafık, kafir gibi ithamlarla damgalanamaz. Uyarılması gerekir. Ancak bu davranışların karakter haline geldiği, kişi ile özdeşleştiği bir duruma ulaştığında kalpte zaten beyaz bir yer de kalmayacaktır.” dedi.
Hamza Er, Rabbimizin Nisa suresi 145. ayetinde münafıkların cehennemin en alt tabakasında olduklarını bildiren ikazlarını dikkate alıp şu davranışlardan kaçınmamız gerektiğini hatırlatarak sözlerine son verdi: “onlarla dostluk bağı oluşturulamaz, hiçbir zaman desteklenemez, velayetimiz onlara verilemez, onlara asla itaat edilemez. Aksine onlarla mücadele, cihad içerisinde bulunulmalıdır. (33/Ahzab 1- 33/Ahzab 48 – 9/Tevbe 73 – 66/Tahrim 9)”