Patani, Budist Tayland yönetimi tarafından yıllardır işgal altında tutulan Asya’nın unutulmuş bölgelerinden bir bölge… 11.yy.’da Müslüman tüccarların gönülleri fethederek İslam’a kazandırdığı bu toprakların masum, sevgi dolu Müslümanları, bugün Budist Tayland’ın katliam ve işkenceleri karşısında tek başlarına direniyorlar.
Tayland’ın Malezya sınırından bulunan ve Budist işgale karşı uzun bir süredir bağımsızlık mücadelesi veren (PULO) Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü liderlerinden Necip Salih’le sürgünde yaşadığı Şam’da konuştuk.
Tüm baskılara rağmen dinini, inancını, kültürünü koruyabilme mücadelesi vererek dünya mazlumlarına büyük örneklik teşkil eden Patani halkı için başka bölgelere gösterilen duyarlılık, gösterilmiyor. Tüm mazlumların yanında durulduğu gibi Patani halkının da yanında durmak, insanlık açısından erdemli bir davranış, İslami açıdan ise önemli bir ibadet ve vazife olacaktır.
Patani neresidir, coğrafi olarak nereye düşmektedir?
Patani; Malezya, Senegal, Endonezya ve Brunei içine alan Malay Yarımadası’nın bir parçasıdır. Güneyinde Malezya ve kuzeyinde Tayland bulunan Patani Topraklarının batısında Hint Okyanusu ve doğusunda Çin Denizi yer almaktadır.
Patani, Tayland’ın işgalinden önce 50 bin kilometre karelik bir alana sahipti. İşgalden sonra ise Patanililer 16 bin kilometre karelik bir alanda yaşamaya başladılar.
Yala, Naratiwat, Stol ve Songkhla eyaletlerimiz var. Geri kalan bölgelerde ise Tayland Hükümeti’nin Patani Halkı’na baskı oluşturmak için bölgeye gönderdiği ve burada yerleşim kurdurduğu Taylandlı göçmen Budist bir azınlık yaşamaktadır.
Bize Patani’nin tarihinden, Patani Halkından da biraz bahseder misiniz?
Patani daha önceki dönemlerde müstakil, yani özgür bir devletti. Daha önceden Patani topraklarının yüzde yüzü Müslümandı… Güneydoğu Asya’nın en önemli Müslüman krallıklarından birisidir Patani… Bölge, 11. yüzyıl başlarında Çin’e ticaret yapmaya giden Yemenli ve Arap tüccarlar eliyle İslam’la tanıştı. Topraklarımız 1457’de Patani İslâm Krallığı olarak anılmaya başlandı.
Patani, İslam’dan önce Budizmin merkezi sayılıyordu. Patani İslam Krallığı özellikle 16. ve 17. yüzyıllar arasında Güneydoğu Asya’da önemli bir ticaret ve eğitim merkezi haline geldi. Patani nüfuzu şu an beş milyon ve hamd olsun tamamı Müslüman…
Arap ve Yemenli Tüccarların bölgenin İslamlaşmasına olan etkisini biraz açabilir misiniz?
Yemen’de Hadramad diye bir bölge var. Buradan Şeyh Sait Safuhittin isminde bir tüccar geliyor. Bunun çalışmaları ile İslam yayılmıştır. İslam Patani’ye girdikten sonra diğer bölgelerde, Endonezya ve Malezya’da da İslam yayılmaya başladı. İlk olarak Patani bölgesinden başlamıştır. Bu birinci görüş… Fars’lı tüccarlar eliyle yayıldığına alakalı ikinci bir görüş de var.
Patani İslam Krallığı ne zamana kadar vardı?
1786 yılına kadar sürdü. Daha sonra Budistler Patani İslam Krallığına saldırmaya başladılar. İslam Krallığı, Taylandlı ajanlar vasıtasıyla yıkıldı. Ajanlar kendilerini Müslüman olarak gösterdiler ve saraya girdiler. Bir takım siyasi oyunlarla Patani İslam Krallığı’nı yıktılar.
Patani daha sonra Birleşik Krallık ve Tayland sömürgesine alındı. 1902 yılında İngiltere ve Tayland arasında yapılan Anglo-Asian anlaşması ile resmi olarak Budist Tayland yönetimine teslim edildi. Tayland yönetimi 1909 yılından beri Patani’ye sürekli olarak Budist siviller getirerek demografik yapıyı değiştirmeye çalışıyor.
Irk olarak Patani, Malezya, Endonezya aynı soydan mı geliyorlar?
Patani’nin daha önceki ismi Malay Adası idi. Patani, Endonezya, Malezya, Buruno, Vietnam’ın bir bölümü, Moro’nun bir bölümü hepsi Malay ırkındandır. Patanililer de Malay ırkından…
Patani’nin şu an bağımsız bir bölümü var mı, özerk işleyişi bulunuyor mu?
Patani tamamen işgal edilmiş durumda… Haritada Güney Tayland olarak geçiyor. Hiçbir özerklik yönü yok… Bütün memurlar, yöneticiler merkez tarafından tayin ediliyor. Bir olay olduğu zaman dünya medyasında Güney Tayland olarak geçiyor. Tabi ki bizler bunu kabul etmiyoruz, bu topraklar kesinlikle Patani’dir. Patani bir İslam devletidir ve inşallah tekrar Patani’de bu devlet kurulacaktır.
Bölgeden sağlıklı haber alacak gazeteciler yok mu?
İslam’ın Güney Asya’da genişlemesinin merkezi Patani’dir. Tayland hükümeti Pataniye Müslüman gazetecilerin girmesini istemiyor, gazeteciler buraya sokulmuyor. Burası etkisiz hale getirilmek isteniyor.
Dünya televizyonları ve dünya basını da kesinlikle Patani hakkında doğruları söylemiyorlar. Basının kullandığı dil Tayland hükümeti tarafından istenilen dildir. Tayland hükümeti oraya Güney Tayland denilmesini istiyor. Basın da bunu destekleyici haberler yapıyor.
Patani’ye dönük baskıların temeli İngiliz işgaline mi dayanıyor?
Sorun yaklaşık 200 yıl önce Budist Tayland’ın Patani topraklarını işgaliyle başladı. Bu sorunun temeli Tayland Hükümeti’nin emperyalist emelleridir. Taylandlıların dedeleri Siyamlardır. Problem ilk olarak Taylandlıların saldırılarıyla başladı.
Daha sonra iki işgal gücü ortaya çıktı. Birisi İngiltere, diğeri de Japonya. Patani İslam Krallığı Siyamlıların eliyle yıkıldı. Fakat bugünkü Patani sorununun bu halde olmasının sebebi İngiltere’dir. İngiltere bir dönem burayı işgal etti. Tıpkı Ortadoğu’da olduğu gibi cetvellerle haritalar çizip, geri çekilirken arkasında sorunlar, problemler bıraktı.
Patani ırk olarak Malay, Tayland ırk olarak Siyam… Patanililer Müslüman, Taylandlılar Budist… Onlar Tayca konuşuyorlar; Patanililer ise Malayca konuşuyor. Aralarında kültürel, dini ve dil olarak hiçbir benzerlik yok…
İşgalci Tayland yönetimi Patani halkına hangi yöntemlerle baskı oluşturmaya çalışıyor?
Taylandlı askerler, memurlar Patani’ye geliyorlar ve her şeyden önce bölgelerin, yerlerin isimlerini değiştiriyorlar. Kendi eğitim sistemlerini bizlere uygulamaya çalışıyorlar. Halkın topraklarını çalıyorlar. Tayland hükümeti çok farklı siyaset güdüyor. İlk önce münafıkları kullanıyor. Mesela Müslüman görünümlü generaller var, bize göre bunlar münafık… Bu işbirlikçi askerlerden malumat alıyorlar.
Pataniyi işgal eden yönetim insanların ayaklarını zincirleyerek Bangkok’a getirdi. Bangkok’ta nehirlerde, taşocaklarında bu insanları çalıştırdı. Bunları vatanlarından kopardı. Binlerce insan bu taşocaklarında, nehirlerde çalışırken öldü. Hayatta kalanların çocuklarına yoğun bir asimilasyon uygulandı. Bu durum hala devam ediyor. Yetim çocukları Tayland hükümeti alıp Avrupa’da okuttu ve daha sonra onlara askeriyede görevler verip kendi halkına karşı kullandı. Kültürünü, dinini unutturarak bu insanları tamamen Taylandlılaştırılmış hale getirdi. Özellikle, geçmişiyle, tarihiyle ilgili hiçbir şeyi kalmamış bu insanları bize karşı kullanıyorlar.
Zulümler sistematik olarak devam ediyor mu?
Maalesef devam ediyor. Biz bu sohbetleri yaparken Patani’de insanların evlerine baskınlar yapılıyor. Patanili genç kızlar eziyete uğruyor. Patani’deki toplama kamplarında gençlere zulümler yapılıyor. Şu an Patani’de 30 bin civarında dul kadının, 40 bin civarında da yetim çocuğun olduğunu söyleyebiliriz. Fakat ne yazık ki bundan İslam dünyasının haberi bile yok. Bu çok büyük bir trajedi.
Bu ilgisizliği ümmet bilincinin zayıflığına bağlayabilir miyiz?
Bugün bizim gibi coğrafyaların durumuyla ilgilenmek Müslümanların akidesinin temeli haline gelmelidir. Kalbimizin bir yerini Patani, bir yerini Gazze, bir yerini Irak, bir yerini Filistin kılmalıydık. Çünkü Müslümanlar bir vücudun azaları gibidirler. Patanili çocuklarda tıpkı diğer Müslüman coğrafyalardaki çocuklar gibi… Pataniye ve Doğu Türkistan’a Gazze duyarlılığını göstermemiz gerekiyor.
Patanili Müslümanlara sahip çıkılmazsa eğer, üç yüz, dört yüz yıl sonra Patani diye bir yer, Patani Müslümanları adıyla kimse kalmayacak. Önceleri Patanili Müslümanlar 50 bin km karede yaşıyordu şimdi ise nerede!
Tayland yönetimi bölgeye göç eden Budist ailelere çok yüksek miktarda paralar ödüyor. Sistematik bir şekilde bölgeyi Budistleştirme politikası var. Patanili gençlerin ahlaklarını bozmak, onları İslam’dan uzaklaştırmak için fuhuş merkezleri, gazinolar, pavyonlar açıyorlar. Okullarda Patanice konuşmak yasak, eğer İslam coğrafyası buraya sahip çıkmazsa bu asimilasyon devam edecek ve Allah korusun bir süre sonra böyle bir ırk kalmayacak. Patani’nin dışında da birçok mülteci bulunuyor.
Mülteci olarak yaşayan Patanililer’in nüfusu ne kadar?
Mültecilerin sayısı toplam 300 bin civarında. Bu mültecilerin 250 bini Malezya’da, 15 bini Suudi Arabistan’da, 5 bini Mısır’da, 4 bini Endonezya’da, bin kadarı Libya’da ve 250’si de Suriye’de yaşıyor.
Patani’deki Müslümanların evlatlarına sahip çıkmak için yürüttükleri eğitim çalışmaları hakkında bilgi alabilir miyiz?
Patani halkı dinlerine ve kültürlerine çok önem verir. Bu alanda da işgalci Tayland hükümetinin karşısında toplu bir direniş gösteriyoruz. Dinimizi, kültürümüzü koruyarak bütün alanlarda direniş gösteriyoruz. Patani halkı, işgale ve kanlı katliamlara rağmen dinlerini yaşamaktan hiç vazgeçmiyor. Camiler sadece Cuma günleri değil, vakit namazlarında da dolu. Gönüllü gençler, avluda çocuklara Kur’an-ı Kerim öğretiyor.
Burada eğitimde Budist Tayland hükümetinin denetimi altında olduğu için kendi imkânlarımızla eğitim vermeye çalışıyoruz. Pondoklarda yüzyıllardır süren medrese eğitim geleneğini bugün de sürdürüyoruz. Ormanların içerisindeki bu küçük ahşap barakalardaki eğitimler tabi ki ideal değil ama dinimizi, İslam’ı yaşatmak için bunları koruyoruz. İlahiyat düzeyinde yeni ve büyük medreselerimiz de var. Dini değerlerimizi, kültürel mirasımızı canımız pahasına korumaya çalışıyoruz.
Bugün Tayland, yeryüzünün en sapkın bölgelerinden birisi haline gelmiş durumda. Büyük bir fuhuş sektörü var. Patanili kızlarımız, evlatlarımız da bu tehlikelerle karşı karşıya… Özellikle küçük yaştaki çocukların, kızların fuhşa zorlanması gibi hadiseler okuduk. Bu haberlerle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Arama motorlarına, Bangkok veya Tayland yazdığınızda karşınıza hemen ahlaksız fotoğraflar çıkar. Oradaki seks turizmi ile ilgili bilgiler verilir. Tayland deyince akla hemen fuhuş geliyor. Dünyada fahişelerin saygı gösterildiği yer Tayland’dır. Tayland’da fahişe olmak kötü bir şey değildir. Evlerini bu işi yaparak geçindirirler. Bu iş saygı gösterilen bir meslek olarak görülür.
Tayland bugün bölgenin ekonomik olarak en güçlü devletidir. İhraç ettiği birçok maddeyi Patani’den alıyor ve burayı sömürüyor. Diğer zenginlik sebebi de fuhuş sektörüdür. Devlet tamamen fuhuş ile ayakta duran bir devlet… Gençlerimizi buralara çekip onları dinlerinden uzaklaştırmak ve ahlaklarını bozmak için çok yoğun şekilde çalışmalar yapılıyor.
Patanili kızları da dışardan gelen turistlere sunmak ve bu sayede ekonomik kazanç elde etmek istiyorlar. İslam kültüründe bu olay çok kötü ve kabul edilemez bir eylem olarak görüldüğü için gösterilen direniş Tayland yönetimini rahatsız ediyor. Patanili direnişçilerin yaptığı eylemler, buradaki fuhuş ortamlarını da kapsıyor. Buralara karşı da bir direniş var.
Patani halkının ahlaki anlamda bir model oluşturması, fuhşa meyletmeyen ve aile hayatını önemli gören Taylandlıların da bu eylemden uzaklaşmasını sağlayabilir. Bu durum da, Tayland için hem ekonomik kaybı, hem de kendi insanlarının rejime olan muhalefetini ortaya çıkarabilir.
Elbette… İslam’a giren Budistler var. Tayland’da bir Krue Se cami var, bu cami patanililerin sembolüdür. Bu camiyi yapan kişi Budist ve bölgeyi Budistleştirmek için geliyor. Patani halkından etkilenip Müslüman oluyor ve bu camiyi yaptırıyor. Patani halkının hayatlarından etkilenip Müslüman olan birçok Taylandlı da var. Bahsettiğiniz gibi Budist Tayland için böyle bir tehlike de var.
Patanili gençleri yozlaştırmak, direniş ve özgürlük düşüncelerini törpülemek için de bu çirkinlikler kullanılıyor mu?
Silahla yok edemediklerini düşünce ve değer olarak eritmek istiyorlar. Tayland hükümeti Budist kızları getirip burada fuhuş çarşıları kuruyor. Bunlar Patanili erkeklere kendilerini sunuyorlar. Bunun yapılmasının sebebi de Patanililere direnişi unutturmak ve tamamen ahlaklarını bozmak…
Burada İslam unutturulmaya çalışılıyor. Patani halkının en büyük değeri İslam… Ahlaksızların en büyük sorun gördüğü inanç da İslam… Açıkçası bölgede bir hayat tarzı mücadelesi var. Bir tarafta hiçbir ahlaki değeri olmayan bir cahiliye toplumu, diğer tarafta da birçok erdemli duruşu bulunan, kırmızı çizgileri olan bir halk var. Bu halk sadece Müslüman olduğu için, İslami değerlerine göre yaşamak istediği için bu zulümle karşı karşıyadır. Bu halkın yok edilememesinin ve asimilasyona uğratılamamasının en büyük sebebi güçlü İslam kültürüdür.
Medyada Patani ile ilgili dehşet fotoğraflar ve görüntüler ortaya çıktı. İşkence fotoğrafları, damgalanmış, numaralanmış insanlar gördük. Tayland askerlerinin çocuk yaşta dövdüğü, yaraladığı gençleri gördük. Bu fotoğraf kareleri neleri anlatıyor?
Patani halkına karşı yapılan bu zulüm iki yüz yıldır sürüyor. Takbay ve Krue Se camisinde büyük katliamlar yaşandı. Yüzlerce insan hayatını kaybetti. Tayland askerleri Krue Se camisine girmek istedi. Halk buna karşı çıktı. Ayakkabı ile camiye girmek istediler. Camide arama yapmak istediler. Patanili gençler bunu engellemek isteyince, büyük bir çatışma çıktı ve Tayland askerleri gençleri taradı. O gün çok büyük olaylar oldu.
Yüzden fazla insan hayatını kaybetti. Furkan mescidi olayı da yaklaşık bir ay önce gerçekleşti. Tayland askerleri, akşam namazı vakti mescidi basarak, namaz kılan cemaati taradılar. Mescit imamı dâhil ondan fazla kişi şehit oldu. Bölge insanı bu zulmü sürekli yaşıyor.
Gençler toplama kamplarına nerelerden alınıyorlar?
Evlerinden toplanıyorlar. Ayrıca toplu gösterilerde tutuklanıyorlar.
Kamplarda durumlar nasıl?
Şu an mülteci kamplarında otuz bin esir var. Gençler askeri kamplara götürülüyor ve buralarda çok yoğun bir şekilde işkence görüyorlar. 2004 yılında bir grup Patanili Müslümanın kurşuna dizilmesi üzerine, bütün Patani’de isyan gerçekleşti. Bu hadiseden sonra toplu gözaltılar yapıldı. Takvay hadiselerinden dolayı içeride tutulan binlerce insan var.
Tayland tüm bu zulümleri gerçekleştirirken, yardım aldığı ülkeler oluyor mu?
Küfür, zulüm tek millettir. 11 Eylül saldırılarını bahane ederek İslam dünyasına saldıran ABD Tayland hükümeti ile işbirliği yapıyor. ABD, Irak işgaline destek veren Tayland’a, Patani’ye karşı her türlü askeri yardımı yapmaktan kaçınmıyor. Tayland’ın bir diğer destekçisi de siyonist israil’dir. Patani direnişçilerini büyük bir tehlike ve düşman olarak gören israil, Tayland askerlerine eğitim vermenin yanında, askeri teçhizat yardımı da yapmaktadır.
Zulmün olduğu her yerde direniş hareketleri de ortaya çıkıyor. Patani’de de yaşanan zulümlere karşı gelme adına direnen, karşı koyan mücahitler var. Sizin de sorumlu olduğunuz Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü (PULO) hakkında biraz bilgi alabilir miyiz, hareketi bizlere tanıtabilir misiniz?
Bölgede Patani’nin bağımsızlığı için savaşan örgütler var. Fakat bu örgütlerin içinde en güçlü olanı Patani Halk Kurtuluş Cephesi, Patani Milli Kurtuluş Cephesi ve bizim grubumuz olan (PULO) Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü’dür. Ama şunu bilin ki, Patanili direniş gruplarının hepsi birbiriyle kardeştir.
Bizim örgütümüz (PULO) Patani Birleşik Özgürlük Örgütü’dür. Biz İslami bir grubuz. PULO 1968 yılında Şeyhimiz, Kebir Abdurrahman Tenvira tarafından, Mekke’de kuruldu. Öncelikle hedefimiz Patani’nin tamamen özgür olmasıdır. İlk amacımız, Patani’yi Budist Tayland Yönetimi’nin işgalinden kurtarmaktır. İslam’da din ve devlet çok mühimdir. İslam’a bağlı olan, yıkılan devletimizi yeniden kurmak istiyoruz. Değerlerimizi ve Malay kültürünü korumak istiyoruz. İnsan hukukuna da ihtimam gösteriyoruz.
Ne tür eylemlerle Tayland askerlerine karşı koyuyorsunuz?
Patani’deki işgal askerlerinin komutanlarını ve üst düzey görevlilerini cezaevlerinde tutulan kardeşlerimizi geri alabilmek için kaçırıyoruz. Ayrıca Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü’ne bağlı gençler, Tayland Hükümeti’ni protesto amaçlı gösteriler organize ediyorlar. Gösterilere Patanili Kadınlar da büyük bir ilgi gösteriyor.
Budist askerlere karşı da çeşitli operasyonlar yapıyoruz. Eylemlerimiz, bizlere, dini mekânlarımıza ve ailelerimize saldıran askerlere, polislere ve Tayland eliyle bölgemize gönderilen memurlara karşı gerçekleşiyor.
Ellerimizde imkân olmasına rağmen Tayland’ın içindeki sivillere asla saldırmıyoruz. Kesinlikle Taylandlı sivilleri öldürmüyoruz. Bizim mücadelemiz İslami bir mücadeledir. Patani’deki direniş İslami bir direniştir. Direnişimiz dün, bugün ve gelecekte de inşallah devam edecek olan sürekli bir direniştir.
Halkın direnişe katkısı hangi boyutta?
Halkın neredeyse tamamı direnişten yanadır. Çocuk, genç, kadın, bütün Patani halkı ile diyalog içindeyiz. Kurucumuz Kebir Abdurrahman Tenvira yaşamı boyunca Patani halkıyla birlikte oldu ve Patani halkıyla ittifak kurarak Patani’nin bağımsızlığı için savaştı. Kurucu liderimiz Kebir Abdurrahman Tenvira 2008 yılında direnişi yönettiği Şam’da vefat etti.
Sizin destek alabildiğiniz ülkeler var mı?
Malezya İslam Partisi Patani’deki bağımsızlık savaşına destek veriyor. Ayrıca Malezya Halkı da Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü’ne maddi yardımda bulunuyor. Arap Ülkelerinden ise en çok desteği Libya ve Suriye’den alıyoruz. Örgütümüze bağlı direnişçiler Libya’daki askeri harp akademilerinde eğitim görüyorlar. Suriye Hükümeti de Patani bağımsızlık mücadelesinin önderlerine ev sahipliği yapıyor ve mücadelemize her alanda destek veriyor.
Örgütünüzde yabancı savaşçılar var mı, küresel örgütlerle işbirliğiniz oluyor mu?
Patani direnişi tamamen yerli bir direniştir. Patani direnişinin El Kaide gibi dışarıdaki örgütlerle herhangi bir ilişkisi yoktur.
Türkiyeli Müslümanlara neler söylemek istersiniz?
Buradaki zulmün Türkiye’den başlayarak dünyaya anlatılmasını, duyurulmasını istiyoruz. Özellikle televizyonlardan ve radyolardan bizleri duyurmanızı, sesimiz olmanızı, maddi- manevi olarak yardım etmenizi bekliyoruz.
Bizim halkımızla Filistin halkı aynıdır. Bizim direnişimizle, Filistin, Moro direnişi aynıdır. Biz İslam dünyasındaki direnişin bir parçasıyız. Kendimizi İslam dünyasının, bölgeye uzunca bir süre liderlik yapmış Türkiye’nin bir parçası olarak görüyoruz. Türkiye halkı bizim büyük kardeşimizdir. Bizde Türkiye’nin küçük kardeşiyiz.
Özel Fm Temmuz/2009