İnsanlık tarihi kendisine pek çok önem atfedilen gün ve gecelerle doludur. Farklı inanç ve kültürler kendi üretilmiş değerler sistemine göre istisna günler belirlemiş, o zaman dilimleriyle ilgili özel ayin ve törenler icat etmişlerdir.
Müslümanlar, dinlerinin kıtalar aşıp farklı kültür ve inanç sahipleriyle buluşması sonucunda bu kültürlerle etkileşim göstermiş, Kur’an’dan kopuşun getirdiği zaaflarla da bu inanç sahiplerinin günleriyle yarışır özel günler icat ederek İslami kılıflarla kutlamalar belirlemişlerdir.
Oysa temiz, hiç bir lekesi olmayan, bütün eksiklik ve kusurlardan münezzeh olan, herhangi bir eksikliği kabul etmeyen anlamına gelen Kuddüs isminin sahibi Allah(c) gün ve geceleri, ayları, mekânları özel ve mübarek kılma yetkisine de mutlak sahiptir. Bu konuda eksik bir alan bırakmamış olan Rabbimiz, Kitabında bizlere önemli zaman dilimleriyle ilgili gerekli mesajı da bildirmiştir.
İçerisinde bulunduğumuz Ramazan ayı, Kur’an’la sabit olan Hz. Muhammed’in(s)’in de önemini perçinleyen uygulamalarıyla mü’minlere işaret edilmiş böyle mübarek bir aydır. Biz mü’minler, vahiyle değeri bildirilmiş bu zaman dilimlerinden gereği gibi istifade etmeye çalışmalı, bunun nasıl olması gerektiğiyle ilgili de yine Kur’an’a ve Peygamberin(s) açık sünnetine başvurmalıyız.
Maalesef günümüzde birçok ibadette olduğu gibi Ramazan algısında da önemli sapmalar görülmekte, yüzyıllar süren kaynaktan kopuş ve bozulma süreci sonunda Ramazan ve Kadir gecesi içi boşaltılarak yüceltilmektedir. Anlam –mesaj- tüketilmiş, sonucunda içeriksiz formlar yüceltilmeye başlanmıştır. Kur’an’ın hayat dışına çıkarılmasıyla pek çok bid’at ve hurafe Kur’an’ın getirdiği dinin yerine ikame edilip kutsallaştırılmıştır. Böylece Ramazan ayı ile Kadir Gecesi, vahiyden soyutlanmış bir kutsallıkla ihya edilmeye başlanmıştır.
Oysa Ramazan ayının önemini bizlere bildiren Kur’an ayeti, bu ayın hangi özelliklerinin olduğunu açıkça akıl sahiplerine sunmuştur. Yani Rabbimiz hiçbir uydurmaya ve tahribata fırsat vermeyen mesajlarla sunulmuş ayetlerle bizleri karşı karşıya bırakmıştır.
“ Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız. ” (2/Bakara, 183)
“Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidâyeti, doğruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an’ın indirildiği aydır, içinizden kim o aya yetişirse oruç tutsun…” (2/Bakara, 185)
“Apaçık Kitaba andolsun; gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten biz uyaranlarız.” (44/Duhan 2,3)
Konuyla ilgili ayetlere baktığımızda Ramazan ayının mübarek kılındığını, bu ayı değerli, kılan temel özelliğin de Kur’an olduğunu görürüz. Yani Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlanması, Allah’ın oruç ibadetini bu aya has kılması nedeniyle Ramazan bizler için önemlidir.
Ramazan, muhasebe, cömertlik, tezkiye, tefekkür duygularının yoğunlaşması gereken, kişiye sorumluluklarını gözden geçirmesini sağlayan, öz eleştiri fırsatı sunan bir aydır.
Ramazan, ıslah ve arınma ayıdır:
Ramazan ayı içerisinde farz kılınan oruç, ayette belirtildiği üzere haramlardan, fahşadan, münkerden sakınmanın, muttaki olmanın aracıdır.
Oruç; yemek, içmek, cinsellik vb. nefsi arzularımıza, temel ve vazgeçilmez ihtiyaçlarımıza karşı, Allah’a teslimiyetimizin bir gereği olarak ve sadece O’nun emri sebebiyle, kendi irademizle mukavemet etme eylemidir.
Allah için feda etmenin, yemeyi içmeyi ve meşru da olsa bazı ihtiyaçlarımızdan belli bir süreliğine O’nun için vazgeçmenin ispatıdır.
Oruç zaaflardan arınmanın, Rabbimiz için mahrumiyetleri ve güçlükleri göğüsleyebilmenin ve zorluklara mukavemet gösterebilmenin eğitimini verir. Bu hassasiyet Tevhidi bilincin kökleşmesine katkılar sağlar. Kendimizi olduğundan daha üstün ve değerli zannetmemize yol açan, şirk ve zulüm bataklığına düşüren istiğna kirlerinden kişiyi arındırır. Kalplerde uyanış meydana getirerek sadece Allah’a itaati ve O’nun rızasını merkeze alan bir bilince ulaşmayı hedef edinir.
Oruç Takva’ya ulaştırır. Allah’ın haramlarından her daim sakınabilme duyarlılığı olan Takva bilinci Oruç ile zirve yapar. Çünkü mü’minler Oruçlu iken değil haramlardan, meşru olan bir takım ihtiyaçlarından bile yalnız Allah istediği için belli bir vakit aralığında uzak dururlar. Sadece o istediği için bu meşakkatli ibadete sarılırlar. Yeryüzünde hiçbir kanun ve kolluk gücünün başaramayacağı disiplin ve itaati ortaya koyarlar. Allah görüyor, biliyor, O her şeyden haberdar algısı, Ramazan dışındaki dönemler için de kişide haramlardan sakınma melekesini güçlendirir. Kişinin Takva bilincini arttırır.
Görüldüğü gibi Allah’ın, ibadetlerimize, orucumuza ihtiyacı yoktur. Tüm bunlara gerçekten ihtiyacı olan sürekli kirlenmeye açık olan nefsimiz ve arınmaya muhtaç olan ruhumuzdur.