Şub
18
Gönderen: admin, Röportaj, RP Yaptığımız, Şubat-18-2008

IHH insani yardım kuruluşunun 2007 yılı kurban çalışması kapsamında bulunduğumuz Suriye’de, zor koşullarda yaşayan Filistin Mülteci kamplarına da yardım ulaştırma imkanına sahip olduk. Bu kamplarda ki izlenimlerimizi ve yardım çalışmalarımızı, Hamas’ın Suriye’de sürgünde yaşayan lideri Halid MEŞAL ile değerlendirme fırsatı bulduk. Bölgenin etkin liderlerinden olan Halid MEŞAL ile görüşebilmek, bizler için tüm yorgunluğumuzu unutturan önemli bir buluşmaydı.

Türkiyeli Müslümanların çok içten selamlarını ve muhabbetlerini sizlere sunmak istiyorum. Dualarında ve yardımlarında sizleri unutmadıklarını bilmenizi istiyorlar. Türkiye’de yaşayan Müslümanlar bu sene, I.H.H. insani yardım kuruluşu vesilesiyle 112 ülkede kurban çalışması gerçekleştirdiler. Bunlardan, özellikle Filistin, Ürdün, Suriye, Lübnan, Irak, Afganistan ve Çeçenistan gibi, gerek işgale maruz kalmış, gerekse mağdur olanları topraklarında barındırmış ülkelerin, önem sırasında diğerlerine göre bir adım daha önde olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemizin ne kadar doğru olduğunu, Suriye Irak sınırında ki Filistin mülteci kamplarını gezdikten sonra daha iyi anlamış bulunmaktayız. Rasulullah(s.a.s.), “Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir, bir uzva bir şey olsa diğeri onun acısını hisseder” buyurmuştur. Bu nebevi anlayışa bağlı olarak bizler bu seneki bayramı, kendimizden, ailemizden gördüğümüz sizlerle geçirmekten büyük memnunluk duymaktayız.
 
 Mülteci olmak, Filistin halkının yarıdan fazlasının karşılaştığı bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumun sebep olduğu en temel zorlukların ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Halid MEŞAL :
Öncelikle ailenizi bırakarak bayramı burada Filistinli kardeşlerinizle beraber geçirmeyi tercih ettiğinizden dolayı çok teşekkür ederim. Bu İslam kardeşliğinin teşekkülü için ciddi bir adımdır.
Şunu bir kere unutmamalıyız ki, Filistin halkının yarısı haksız bir işgal sebebiyle kendi topraklarında mağdur edilmektedir. Diğer yarısı da, dünyanın değişik bölgelerinde dağınık bir vaziyette mülteci hayatı yaşamak durumunda bırakılmıştır. Yani bu doğal olmayan bir sonuçtur.
Tüm bu kamplarda yaşamak durumunda kalan Filistinliler, çok büyük zorluklarla karşı karşıyalar. Çektikleri ana zorluk vatanlarından uzak yaşıyor olmalarıdır. Kamplarda yaşıyor olmak doğal olan değildir. Bazı kampların durumu iyidir. Suriye içerisindeki ve bazı Ürdün kamplarında olduğu gibi…
Ancak Lübnan ve Irak sınırındaki kampların durumu oldukça kötüdür. Hakikatse, bir insanın yaşamı için gerekli olan şartlar tamamıyla sağlanamadığından dolayı kamp hayatının genelde  zor olduğudur.     

Dolaştığımız kamplarla ilgili bazı gözlemlerimizi sizinle paylaşmak istiyorum. Suriye’de 500 bin Filistinli mülteci yaşıyor. Özellikle 1948 işgali ile mülteci konumuna düşerek 60 yıldır yurtlarından ayrı yaşayan Filistinlilerin, Kudüs bilincinin, Filistin’li kimliklerinin diri kalabilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Çalışmaların bu yönü ihmal edilmemeli. Bu tespitimize yönelik sizin görüşlerinizi öğrenebilir miyim?
Halid MEŞAL :
Önemli olan asıl gerçek, nerede ve hangi koşullarda yaşarsa yaşasın bir Filistinlinin vatanına, topraklarına dönme düşüncesine daima sahip olmasıdır. Hayatın, yaşam şartlarının iyi olmasının yanında, bir Filistinli sadece onu düşünemez. Aynı zamanda vatanım için neler yapabilirimin derdini taşımalıdır. Gerek HAMAS, gerek dışarıda yaşayan diğer Filistinli örgütler olarak, daima bu düşünceyi derinleştirmeye çalışıyoruz.
Filistin halkı içeride olsun dışarıda olsun tek bir halktır. Bir kuşa benziyor. Kuşun iki kanadı vardır. Biri içeride diğeri dışarıda, bunlardan birisi kesilirse kuş uçamaz. İsrailliler, Filistin sorununun çözüm merkezini sadece Batı Şeria’ya kaydırmaya çalışıyor. Bir çözümden söz ederken sadece şu an ki sınırları kast ederek konuşuyorlar. Batı Şeria ve Gazze’yi… Ama öyle değil. Çünkü Filistin sorunu, tüm Filistin halkının sorunudur. Sadece belli bir parçanın sorunu değil.    

 ABD’nin Irak işgalinden sonra, Irak halkıyla beraber Filistinlilerde mağdur konumuna düşürüldüler. 1948 israil işgaliyle beraber ilk sürgünlerini yaşayan Filistinliler, ABD’nin Irak işgalinden sonra ikinci sürgünlerini yaşamak zorunda kaldılar. Irak’ta, Filistinlilerin maruz kaldığı bu tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Halid MEŞAL :
Demin bahsettiğimiz gibi mülteci bir Filistinli için hayat zor geçmektedir. Irak’ta yaşayan Filistinliler için durum daha da zordur. Öldürüldüler ve Irak’ı terk etmeye zorlandılar. Sürgüne tabi tutuldular. Bakın bizim için terörist diyorlar. Ama asıl terörist Bush’un kendisidir. Bush Afganistan’da, Somali’de olduğu gibi Irak’ta da halkımızı katlediyor. ABD’nin bölgede gerçekleştirdiği katliamlar, üzerleri örtülemeyecek kadar geniş boyutlardadır.
Biz bu katliamlara karşı Filistinlileri Bağdat’ta korumaya çalıştık. Tampon bir bölgede. Ama başaramadık. Maalesef orada kurbanlık durumuna düştüler. Irak’ta Filistinli demek kurban demektir. Onları bazı yerlerde misafir edebilmek için uğraş verdik. Başarılı olduğumuz yerler oldu ama başarısız olduğumuz yerlerde oldu. Maalesef Arap ülkeleri tarafından gösterilmesi gereken ilgide de eksiklik bulunmaktadır.

 Irak sınırında oldukça zor koşullarda yaşam mücadelesi veren bu insanlar için bir projeniz var mı?
Halid MEŞAL :
Irak sınırında ki Filistinlileri başka ülkelere -mesela Sudan- taşımayı düşünüyoruz. Bu gerekleşene kadar hayatlarını ikame ettirecek yardımı yapmaya çalışıyoruz. Ancak onları şehir hayatına taşıyabilecek projelerimizin desteğe ihtiyacı var.    

 Size, gezdiğimiz kamplardan Filistin davası adına müjdeli bir haber vermek istiyorum. Bu kampların en zor koşullarda olanlarından Al Tanf kampında, en çok neye ihtiyaç duyuyorsunuz sorusunu sorduğumuzda, “biz ekmek, su istemiyoruz, Filistin’e gitmek istiyoruz” cevabını aldık. Oralarda öyle gençlerle, çocuklarla karşılaştık ki, Filistin’de doğmamaları, o toprakları görmemelerine rağmen Filistin dediğimizde, sanki onlar o topraklardan çıkarılmış gibi gözlerinin içi hüzün ve umutla parlıyordu. Özellikle 12 yaşlarında ismi İbrahim olan bir çocuk kalabalıkları yararak yanımıza geldi, “nereye gitmek istiyorsunuz diye sorduğunuzu duydum, biz Filistinliyiz, bizim yerimiz, toprağımız Filistin” dedi. İnşallah bu bilinç Filistin’i, Mescid-i Aksa’yı özgür kılacaktır.
Halid MEŞAL :
Allah’a hamd olsun ki bu inanç ve kararlılık bizim umudumuzdur. Bazıları Filistinlileri aç bırakarak, onların Kudüs’ten ve haklarından vazgeçeceğini düşünüyor. Oysa ki sizin de gördüğünüz o gençler, evlatlarımız,  Filistinlilerin vatanlarını ve ilkelerini asla satmayacağının bir kanıtıdır.

 Türkiye’de yaşayan Müslümanlara, yardımlarının, ülke sınırlarına sığmayarak dünya çapında gerçekleşiyor olmasından dolayı neler söylemek istersiniz?
Halid MEŞAL :
Öncelikle sizlere ve kurumunuza, Filistin halkına ve diğer halklara yapmış olduğunuz yardımlardan dolayı çok teşekkür ediyoruz. Bu çalışmalarınız, İslam kardeşliğinin gereğinin bir parçasıdır ve İslam kardeşliğini daha bir derinleştirmektedir. Türkiye, ekonomik olarak, kaynaklar bakımından zengin imkanlara sahiptir. Türk halkının, bu imkanları diğer kardeşleri ile paylaşması güzel ve örnek bir davranıştır.
Son olarak, İslami düşüncede, anlayışta bildiğimiz bir gerçeği hatırlatmak istiyorum. Bu,  “Eğer bir topluluk iyilik yaparsa o iyilik ona döner” gerçeğidir. Rasulullah (s.a.s.), “Kulun maruf olanı, hayır olanı yapması, onu kötü ölümden, rezilce bir ölümden kurtarır” buyurmaktadır.

 


Comments are closed.